Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden Mehmet Emin Sezgin, Türkiye’nin doğurganlık oranındaki keskin düşüşün asıl nedeninin üçüncü çocuk değil, “ikinci çocuk eşiği”nde yaşanan yapısal tıkanma olduğunu belirtti.
Sezgin, “Mevcut politika tasarımı, demografik trendi yanlış yerde zorlamakta ve sınırlı olan kaynakların verimsiz bir şekilde kullanmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. TÜİK rakamları ürküten gerçeği göz önüne serdi: Nüfusta tehlikeli eşik aşıldıTürkiye 2024 yılı itibarıyla Toplam Doğurganlık Hızı’nın (TDH) 1.50 kritik eşiğinin altına düştü ve 2025 tahminleri 1,41’e işaret ediyor.
Sezgin, bu durumu “Türkiye’nin ’Düşük Doğurganlık Tuzağı’ riski ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz” cümlesiyle açıkladı.
Bu tuzağın en tehlikeli yanını ise “bir kez düşüldüğünde, çıkışın neredeyse imkânsız hale geldiği bir kısır döngü haline gelmesi” olarak tanımladı.
TÜİK VERİLERİYLE UYARDI: MAKAS AÇILIYOR
Sezgin’in analizine göre, “2012-2021 döneminde istikrarlı seyreden birinci ve ikinci çocuk oranları arasındaki makas, 2022 sonrasında dramatik bir şekilde açıldı.Bu bulgu, ailelerin ‘tek çocuk’ dengesinde konsolide olduğunu ve ikinci çocuğa geçiş davranışının zayıfladığını kanıtlamaktadır”. Verilere göre 2021’de yüzde 3,7 olan birinci ve ikinci çocuk oranı farkı, 2024’te yüzde 11,6’ya çıktı.
Sezgin, bu tabloyu değerlendirirken, “Uzun süreli ötelemelerin genellikle kalıcı doğurganlık kaybı ile sonuçlandığı literatürde oldukça geniş bir şekilde yer almaktadır” dedi.
TEŞVİK SİSTEMİ ÜÇÜNCÜ ÇOCUĞA AĞIRLIK VERİYOR
Mevcut sistemin üçüncü çocuğa yoğunlaştığını vurgulayan Sezgin, 2025 teşvik yapısını şu sözlerle eleştirdi: “Bu tasarımda politika yapıcı, üçüncü çocuğun daha ‘zor’ bir karar olduğunu düşünerek oraya daha fazla para koyar.
Oysa demografik matematik şöyledir: Üçüncü çocuğa ancak zaten iki çocuğu olanlar sahip olabilir”.Sezgin, bu tasarım hatasının sistemin doğasını bozduğunu belirtti: “Eğer birinci çocuktan ikinci çocuğa geçiş oranını yüksek tutamazsanız, üçüncü çocuk teşvikini verebileceğiniz bir ‘hedef kitle’ bulamazsınız” dedi.“
İKİNCİ ÇOCUK EŞİĞİ”NE MÜDAHALE 2,1 KAT DAHA ETKİLİ
Sezgin, geliştirdiği matematiksel modelle ikinci çocuk eşiğindeki kaybın, üçüncü çocuk eşiğine göre toplam doğurganlığı 2,1 kat daha fazla etkilediğini gösterdi. “Türkiye demografisinde 2. çocuk eşiğinin duyarlılık katsayısı λ = 2,10’dur.
Yani bu eşikteki her 1 birimlik değişim, 3. çocuk eşiğindeki değişime kıyasla toplam doğurganlığı 2,1 kat daha fazla etkilemektedir” dedi.
ÜÇ ÇOCUK SÖYLEMİYLE ÇELİŞME KORKUSU POLİTİKAYI BLOKE EDİYOR
Sezgin, doğurganlığı artırmak için ikinci çocuğa özel teşvik gerektiğini savunsa da, politika yapıcıların çekince duyduğunu belirtti: “Politika yapıcılar, ikinci çocuk eşiğini aşmak üzere pariteye duyarlı bir düzenleme teklifinde bulunmaları halinde ‘3 çocuk’ söylemi ile çatışma içinde oldukları algısının ortaya çıkmasından çekinmeleri olabilir” dedi.
Ancak buna karşı şu uyarıyı yaptı: “Bu sorunu gerçeklikten uzak, ideolojik ve kalıp yargılar etrafında çözmeye çalışmak hem ‘3 çocuk’ söylemine hem de Türkiye’nin demografik geleceğine karşılık yapılabilecek en büyük kötülüktür”.
POLİTİKA ÖNERİLERİ: İKİNCİ ÇOCUĞA 5.000 TL DESTEK
Sezgin, çözüm önerilerini de sıraladı: “2. çocuk için aylık destek en az 5.000 TL (veya asgari ücretin belirli bir oranı) seviyesine çekilmelidir.
Bu, kararsız kitleyi ‘iki çocuklu aile’ olmaya teşvik eder” dedi. Üçüncü çocuğa verilen destek ise “kademeli olarak azaltılabilir” önerisinde bulundu. Ayrıca Sezgin, “Sadece nakit transferi, modern ebeveynin sorununu çözmez” diyerek hizmet entegrasyonunun önemine işaret etti. “Nakdi yardım, hizmetle birleştirilmelidir” dedi. Özellikle yarı zamanlı çalışmaya geçişteki maaş farkının devlet tarafından karşılanması ve ikinci çocuğu olan ailelere kreşlerde yüzde 100 öncelik verilmesi gibi önlemler sundu.“
TÜRKİYE, ÜÇÜNCÜ ÇOCUĞUN HAYALİNİ KURARKEN, İKİNCİ ÇOCUKTAN VAZGEÇMEMELİDİR
”Raporun sonunda Sezgin, politikalara yön verecek en kritik uyarıyı yaptı:“Türkiye, toplam doğurganlık hızını mevcut durumdan yukarı çekmek istiyorsa, üçüncü çocuğun hayalini kurarken, ikinci çocuktan vazgeçmemelidir”.