2024 yerel seçimlerinin ardından Türkiye siyasetinde en çok tartışılan isimlerden biri haline gelen Aziz İhsan Aktaş, iddialar, soruşturmalar ve operasyonlarla birlikte kamuoyunun gündeminden düşmüyor. Suç örgütü liderliğiyle suçlanan Aktaş’ın etkin pişmanlıktan yararlanarak verdiği ifadelerle, özellikle CHP’li belediyelere yönelik operasyonların fitilini ateşlemesi, olayın yalnızca yargı süreciyle sınırlı kalmadığını, siyasal bir boyut kazandığını ortaya koyuyor.
Peki bu süreç nasıl başladı, nereye evrildi ve kamuoyunun dikkatinden kaçan kritik ayrıntılar neler? İşte tüm yönleriyle Aziz İhsan Aktaş soruşturması ve etkileri…
Aziz İhsan Aktaş Kimdir?
Doğum Yeri: Diyarbakır – Bağlar
Yaş: 49
İkamet: İstanbul
Ticari Faaliyetler: Catering, akaryakıt, haşere ilaçlama, temizlik, araç kiralama gibi alanlarda faaliyet gösteren birçok şirketin sahibi veya fiili yöneticisi olduğu öne sürülüyor.
Bilinen Şirketleri: Elif LPG, Bilginay, Barka, Vekontek, Provek İlaç, Perla Denizcilik
Suçlamalar Ne?
Aziz İhsan Aktaş hakkında yürütülen soruşturma kapsamında yöneltilen başlıca suçlamalar şöyle:
Suç örgütü kurmak ve yönetmek
Rüşvet vermek
İhaleye fesat karıştırmak
Mal varlığı değerlerini aklamak
Kamu zararına dolandırıcılık
Süreç Nasıl Başladı?
2024 sonlarında başlayan teknik takip ve savcılık soruşturması, Aktaş’ın çok sayıda kamu kurumundan ve belediyeden aldığı ihalelerin usulsüz olduğu iddialarıyla gündeme geldi.
13 Ocak 2025’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Aktaş ve onlarca kişi gözaltına alındı. Soruşturma belgelerinde, Aktaş’ın belediye başkanlarına rüşvet vererek ihaleleri yönlendirdiği, firmalarıyla kamu kaynaklarını zimmetine geçirdiği öne sürüldü.
Etkin Pişmanlık ve Siyasi Kriz
Başlangıçta suçlamaları reddeden Aktaş, daha sonra etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan etti. Bu kapsamda verdiği ifadelerde, özellikle CHP'li belediyelerle ilgili dikkat çekici beyanlarda bulundu.
İfade sonrası dikkat çeken gelişmeler:
Tutuklu bulunduğu süreçte şirketlerinin konkordato talebi reddedilmişti.
Etkin pişmanlık sonrası konkordato talebi onaylandı.
İfadeleri sonrası aralarında Beşiktaş, Avcılar, Seyhan, Ceyhan ve Gaziosmanpaşa’nın da bulunduğu CHP’li belediyelere operasyon düzenlendi.
Çok sayıda başkan ve bürokrat gözaltına alındı, bazıları tutuklandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirakleri İSFALT ve İETT’ye yönelik ihaleler de soruşturmaya dahil edildi.
CHP’nin Tepkisi ve Siyasi Boyut
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bu sürecin siyasi bir operasyon olduğunu öne sürerek sert tepki gösterdi.
CHP lideri Özgür Özel:
“388 ihale almış bu kişi. 300’ü AKP ve kamu kurumlarından, sadece 88’i CHP’li belediyelerden. Rüşveti sadece CHP’li başkanlara mı vermiş? Siyasallaşmış yargı eliyle seçilmişler tasfiye ediliyor.”
Özel, ayrıca Aktaş’ın “ya içeri gir ya AKP’ye katıl” yönünde baskı yaptığı iddiasıyla gündeme gelen Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu örneğini vererek baskıların sistematik hale geldiğini savundu.
AKP ve İçişleri Bakanlığı Ne Dedi?
İçişleri Bakanlığı, her siyasi partiye mensup belediyelere soruşturma açıldığını belirten bir veri seti yayımladı:
AKP: 59 belediye
CHP: 58 belediye
MHP: 21 belediye
İYİ Parti: 7 belediye
HDP: 10 belediye
Ancak bu veriler tutuklama ve görevden alma gibi sonuçlarla birlikte değerlendirilmediği için eleştirilere neden oldu. CHP, AKP'li belediyelere de ceza verildiğini ancak "siyasi koruma zırhı" sayesinde tutuklama ve görevden alma gibi işlemlerin uygulanmadığını savunuyor.
Eleştirilen Noktalar
Çifte standart iddiası: Rüşvet verildiği iddia edilen CHP’li belediye başkanları tutuklanırken, benzer iddiaların yer aldığı AKP’li belediyelerde ciddi bir yaptırım uygulanmaması.
Yargı bağımsızlığına gölge düşmesi: Aynı dosya içinde yer alan isimler arasında siyasal ayrım yapıldığı yönündeki kanaat.
Etkin pişmanlık sonrası konkordato kabulü: Sürecin kişisel menfaatlerle yürütüldüğü ve yargıya yön verildiği iddiaları.
Belediyelerin el değiştirmesi: Özellikle Gaziosmanpaşa Belediyesi gibi yerlerde yönetimin, operasyonlar sonrası AKP’ye geçmesi.
Sonuç: Ne Oluyor, Ne Olacak?
Aziz İhsan Aktaş, yargı önünde suçlamalarla karşı karşıya. Ancak etkin pişmanlık sonrası serbest bırakılması kamuoyunda ciddi tepki yarattı.
İfadeleri, CHP’li belediyelere yönelik kapsamlı bir siyasi ve hukuki dalganın temelini oluşturdu.
Soruşturmanın kapsamı genişlemeye devam ediyor. Son olarak Adana, Adıyaman ve Aydın belediye başkanları da soruşturmaya dahil edildi.
CHP, bu süreci demokratik meşruiyete doğrudan müdahale olarak görüyor.
AKP ise yolsuzlukla mücadele edildiğini savunuyor.
Bu Sürecin Bedelini Kim Ödüyor?
En büyük bedeli ise yine halk ödüyor. Çünkü bu süreçte:
Kamu kaynakları şeffaf olmayan yollarla kullanıldı.
Belediyelerdeki yönetim krizleri hizmet aksamasına neden oldu.
Siyasi mücadelelerin merkezine yerleştirilen yargı ve bürokrasi, kurumsal güveni sarstı.
Artan ekonomik kriz ve zamlar gündemden düşerken halkın yaşam maliyeti ağırlaştı.
Aziz İhsan Aktaş olayı yalnızca bir rüşvet ve ihale dosyası değil; Türkiye’de yargının siyasallaşması, yerel yönetimlere müdahale, demokratik meşruiyet tartışmaları ve güç mücadelesinin keskinleştiği bir kriz alanı olarak dikkat çekiyor. Bu süreç nasıl ilerlerse ilerlesin, yitirilenin yalnızca adalet değil; kamu kaynakları, seçmen iradesi ve toplumsal güven olduğunu görmek gerekiyor.